• Altısı siyah, altısı beyaz on iki atın çektiği diligence tipi posta arabasında gidiş yönünde oturuyorum. Müsaade isteyerek çıkardığım gambler tipi kunduz kılı silindir şapkam, içinde tavşan derisi siyah eldivenlerim ve pelerinimle birlikte dizimin üstünde ters şekilde duruyor. Ara sıra pencereden değişen manzaraya baksam da gözlerim genelde yolun, yolculuğun, içindeki balina kemiği krinolin veya belini iyiden…

    ·

  • İzlerken tam karşımdayken etinin rengi gözünün hüznü içindeki o sonu gelmez intihar tam karşımdayken, işte tam karşımda gözümün önünde unuttum yüzünü bir adın olsa kim yazar, olsa ne * Yaşlı bir sıva gibi döküldü hafızam Bir çerçeveyi tutan paslı bir çivi gibi düştüm Öyle yatarken boylu boyunca ve üstümden akarken zaman Bir ölüyle ne yapabilir…

    ·

  • “Çağlayanlar, orman, mutlu hayvanlar, ılık hava, yemyeşil çimenler… işte bana öylesi bir ortam iyi geliyor moruk, anlıyor musun?” dedi sırasını bekleyen eroinman asker “ancak öyle bir yerde aramıyorum.” On beş yaşımda üzerimde Manowar’ın albüm kapağının baskısının olduğu beyaz bir tişört elli kiloluk bedenimi sarıyor, ayağımda yağlı boyayla yer yer farklı renklere boyadığım askeri bir postal,…

    ·

  • Koyu sarı sıvının içinde binlerce baloncuk patlayıp yok olmak üzere yüzeye doğru yarışıyorlar. Ellilik bir bardağın içinde doğuyor, yaklaşık on saniye süren yüzeye ulaşma yarışına katılıyor, kayboluyor ve yeniden başlıyorlar. Çevremde olup biten her şey gibi… Eve gitmek istiyorum, dediğinde Kocatepe’nin arkasındaki kafelerden birinde ben bira içiyordum o amerikano. Ansızın başlayan selanın hoparlörlerden yükselen metalik…

    ·

  • * Sen ve beni toplayınca duvar kadar hissiz telefon kadar sessiz kapı kadar kimsesiz tekinsiz bir bütünsüzlüğüz. * Aynı yataklara farklı zamanlarda yatan Aynı yastıkları terleten Aynı duvara asılı haber bültenleri karşısında kendilerini tatmin eden Birbirini hiç görmemiş otel müşterileri gibiyiz yapalyalnızlığ’nı çekmeceleri beyhude çekip iterek saniyeleri taklit eden * Ben yatağın sen yanına baktığımda…

    ·

  • Gevrekler yeni! Gevrekler yeni! Gelin bakın, gevrekler yeni! Simit gevrek! 10:42 *** Her gün aynı saatte. Yolun solundaki kaldırımda önce tablası, sonra başı, sonra gövdesi, sonra bacakları görünen dengesiz bir kayık. Dünya yuvarlaktır. *** Kasımda tohumlanan topraktan eylülde sökülüp kızılderili çadırı gibi toplandığı yere çatılan susam, yılın son güneşinde kurutulduktan sonra çırpılıyor, eleniyor, tekrar eleniyor,…

    ·

  • Seydikemer’de bir yolüstü mezarlığından geçerken başladı kış Kızılçamların altında beyaz taş alınlarında kara yazı * Bir şeyi unutmamaya çalışanlar Unutuyorlar Yaralarını, yaralayanlarını, yen içinde kalmamış İnce bir kabuğa teyelli yaş ağaç kırıklarını * Yüzünü anımsamıyorum yüzümün Rengini hatırlamıyorum rengimin Sesini hatırlamıyorum sesimin Bu nisyan hatırlatıyor yaşadığ’mı * Kar kokuyor hava, soba dumanı, Ayağ’na beş numara…

    ·

  • Yer yer soyulmuş, soyulmayan kısımları kabarmış gülkurusu duvar kağıdının altında yeşillenen yaşam, odadaki küçük, kare ağaç masanın üzerinde oksijensizlikten güçlükle yanmayı sürdüren mum ışığıyla aydınlanıyorken elimdeki metal kupanın dibinde kalan çürümüş ağaç kökleriyle aromalandırılmış adı viski kendi viski dışında her şey olma potansiyeline sahip sıvıyı gırtlağımı eritme pahasına boğazıma diktikten sonra burnumdan derin bir nefes…

    ·

  • Gürültülü sağanak yangınlı günlere uyanıyoruz Polina Yaşasak da olur, yaşatsak da ölür Yaprak dökmek için çok erken değil mi diye yazmış Ankara’da bir akasya Serius est guam cogitas * Ölüler birbirlerini gözlerinden tanır İçlerindeki yaş ağaç kırıklarıyla kucaklaşır Acı hep acıtmaz diye yazmış döküm döküm dökülen bir lepra Omnes vulnerant ultima necat

    ·

  • Çok da uzağ’ bakmasan direği karnından çıkıp buluta uzanan gemi de değilim aramasan mı ufkun ardında mübarek or’da değilim, or’da olmadım * Oysa hemencecik bur’dayım evrenin en ucunda yapayalnız bir yıldızın çevresinde pervane yapayalnız bir gezegende En çok Allah kadar tek başıma, Oturmuş bakıyorum evrenin en ucundaki sarı soluk yıldızın etrafındaki masmavi noktada ömrünü demleyen…

    ·